1 Ocak 2020 Çarşamba

Blogumun ismi neden gunsonu

Blogumun ismi neden günsonu bazı ziyaretçi arkadaşlarım bana neden bu ismi koydunuz googlede gün sonu diye kim arattirirki evet gün sonu diye kimse arama yapmaz 
Blogunuzu Google aramalarında yoğun arama hacmi yüksek olan kelime obeklerinden oluşan başlık veya isim koysanız daha fazla ziyaretçi cekerdiniz 
Evet doğru Google aranma hacimlerine bakarak blog ismi olusturabilirdim.ve bayağı yüksek Hitler yani yüksek sayıda ziyaretçi cekebilirdim ve bunun sonucunda Google adsens aracılığı ile ek gelir kazanabilirdim ama benim amacım ilk önce yasadiklarimi kimi zaman. Gülümseten kimi zaman üzen anlatımı kaleme almak ve acılar paylastikca azalır sevinçler paylaşıldıkça artar dusturunca paylasmak istedim devam edeceğim 

Çiğ Köfte ve Tarihçesi

Çiğ köfte, esmer bulgur, et, soğan, salça, maydanoz ve çeşitli baharatların yoğurulmasıyla elde edilen; adından da anlaşıldığı gibi pişirilmeden hazırlanan bir yiyecektir.
Ortaya çıktığı yer Şanlı Urfadır fakat Adana, Gazi Antep, Diyarbakır, Maraş, Elazığ ve Mardin gibi birçok doğu ve güneydoğu ilimizde de yöresel lezzetler arasında baş sırayı almıştır
Ciğkoftenin Tarihi

Çiğ köftenin Tarihçesi;
Çiğ köftenin ortaya çıkşı ise Hz.İbrahim peygamber dönemine dayanmaktadır. Rivayete göre Nemrut, Hz İbrahim’i yakmak için çok büyük bir ateş yaktırır. Bu ateş o kadar büyüktür ki; Hz. İbraim bu ateşten kurtulsa da, bu ateşin büyüklüğü ve dehşeti yöre halkını derinden etkiler ve o günden sonra hiç kimse ateş yakmaya cesaret edemez. İşte herkesin ateş yakmaktan korktuğu bu dönemde, insanlar herşeyi çiğ yer. Lakin eti çiğ yemek mümkün değildir, bunun üzerine insanlar eti biber gibi baharatlarla yoğurmaya başlarlar, etin baharatlarla yoğurulması onun ağırlığını alıp eti yumşatmaktadır. İlk başlarda sadece et ve biber karışımı olan bu yiyeceğe zamanla bulgur, yeşillikler ve diğer baharatlar eklenir ve Çiğ köfte meydana gelmiş olur.

Olumlu düşünmenin gune yansimasi

En son ne zaman pozitif düşündünüz?

Pozitif düşünce en son ne zaman size fayda sağladı?

Bence toplum olarak bu konuyu fazla hafife alıyoruz. Ya da yaşadığımız talihsizlikler karşısında yenilgiyi çabuk kabullenerek pozitif düşünmeyi unutuyoruz.
Pozitif düşünmenin hayata etkisi


Pozitif Enerji Safsata Mı, Mucize Mi?

İyi düşün, iyi yaşa!

Pozitif enerjiyi bu cümleyle özetlemek mümkün. Peki ya gerçekten iyi düşünürsek, başımıza iyi şeyler mi gelir? Hayata pozitif bakarsan, gerçekten de bütün güzellikler bizi mi bulur?

%100 garanti vermek mümkün değil, ancak pozitif düşüncenin işe yaradığına dair sizi temin edebiliriz.

Hayatımızın her anında (okul, iş, aile, ikili ilişkiler…) başarmak istediklerimiz ve hedeflerimiz vardır. Bu hedefleri gerçekleştirmenin ilk öncülü ise inanç ve motivasyondur. Pozitif düşünce, her koşulda  pozitif enerjiyi sağlayarak insanı her zaman aktif ve sağlıklı kılan bir düşünce biçimidir.

31 Aralık 2019 Salı

Kayseri'nin Manevi Mimarlarından "Cemil Baba"

KAYSERİ İZ BIRAKANLAR / CEMİL BABA

Asıl adı Cemal Kazan'dır. Ancak 0, ''Cemil Baba'! olarak tanınmıştır. Cemil Baba 1912 yı1ında Kayseri'nin Deliklitaş Mahallesinde doğmuş, daha sonra Talas'a yerleşmiştir. 1982'de de burada vefat etmiştir.

Halk arasında ''Hacı Cemil, Mavi Boncuklu Cemil Baba, Boyacı Cemil!' gibi adlarla anılan Cemil Baba evlenmemiştir. Ölesiye kadar sırtında bir boya sandığı ile dolaşmış ve çevresinde kerametleriyle tanınmıştır. Kendisine yakınlık gösteren insanlara mutlaka bir şeyler veren Cemil Baba, nasihat etmekten de geri durmamıştır. İşte onun çevresindekilere söylediği sözlerden bazıları : ''Beni benden alıp kendisine bağlayandan başkasına bağlanamam. Öyle aşık ol ki, aşıklar sana aşık olsun.''
Mavi Boncuklu Cemil Baba


Zamanı insanlarını cehenneme götürecek iki önemli şey var : Birisi söz söylemek. Öbürü ise yemek yemekte itiyat göstermemek.

Bizim yakınlığımız iman yakınlığıdır. Şunun bunun yakınlık dediği sadece uzaklıktır. Bu yola girenler için tek yakınlık vardır. iman yakınlığı. Bizim sabunumuz Tevhiddir.

İnsanoğlu meleklerden çok üstün bir varlıktır. Ona bu üstünlüğü Nefs bahşediyor. Meleklerde bu yoktur. Fakat bu insanı bulmak zordur. Nerede o eli öpülesi insan? Malınız-mülkünüz sizi gurura düşürmesin ki, onda dünyalık korkusu vardır. Kainatı hükmü altında bulunduran Allah, bu eseriyle gururlanmazken, insana ne oluyor da küçük eserleriyle gururlanıyor?'' Ömrü boyunca münzevi bir hayat yaşadı. 1982'de öldüğünde 70 yaşındaydı. Talas mezarlığına defnedildi. Sevenleri daha sonra mezarının üzerine kubbesi olmayan küçük bir türbe yaptırdılar.

Minareyi Görmeseydin Aklın Başına Gelmezdi
Kayseri’nin gönül insanı Cemil Baba merhum, sabahları çarşıyı boydan boya gezermiş. Esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlar, bu konuda da birbirleriyle yarışırlarmış. O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş. Cemil Babaya esnafın bu ilgisini yadırgamış. Cemil Babanın kılık kıyafetine bakmış, beğenmemiş. Kirlide keramet mi olur demiş. Yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Babayı görmezlikten gelmiş.:
- Şu kirliye herkes Cemil Baba deyip ayağa kalkıyor:
diye de esnafı ayıplamış. O gece adam rüya görmüş. Rüyada dört kişi adamı tuttukları gibi, bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve “atalım mı aşağı” diye de adamı minareden sallandırıyorlarmış. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Korkudan ölecekmiş neredeyse. Sabahleyin kan ter içinde uyanmış, güç bela dükkanını açmış. Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor. Hemen koşup sarılmış::
- Buyur baba bir çay, bir soğukluk ikram edeyim. Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan::
- Minareyi görmeseydin, aklın başına gelmezdi le? demiş.

30 Aralık 2019 Pazartesi

Yol tarifi siparişi

Merhaba arkadaslar yazımı yazmaya başladığımda gece yılın son gününe merhaba diyecek anlarda idi uzun süredir gunsonumda bir kaç kelam karalamaya fırsatım olmadi yazacak çok yaşanmış tebessüm ettiren veya içi acıtan an olmasına ragmen yazamadım
Dün gece saat iki artık işyerini kapatma girisimlerine baslamistikki. Hadi kimse gelmeden halledelim işleri toplanma temizlik  gibi işlemleri yaparken gece ayazı Kuzey kutbunun uzaktan akrabasi olan memleketimin ayazini iyice yediği her halinden belli orta yaşlarda bir beyfendi hızla kapıyı açıp girdi tabii bu hızlı girişe hep beraber buyrun hocam hoşgeldiniz diye aynı anda ses verdik
Motovlog kurye

Ya ben Kayseri'ye yeni geliyorum yolumu kaybettim su adresi bana tarif edebilirmisinuz tabi hocam diye öne atlayan benim ifademle motorolog kurye kendi ifadesi ile abi motorolog değil motovlog diye her defa uyaran kardeşim tarif etti abi anladimmi he hı kem kum bak abi bir daha anlatayim yine fayda vermedi adres tarifi ve zaten hepimizin beklediği soru gelecekken  güzel insan ya ben şimdi bu adrese yarım kilo sipariş versem kurye götürürken ben onu takip etsem olmazmi abi siparis sorun değil gel gidelim desekte lütfen kapatacaksinuz benim için gidecek arkadaş dedi ve siparişini aldık azaltarak
Bu kelimeye kadar bir anımı okudunuz teşekkür ederim birde kısa aşağıya yorum beklerim olurmu

28 Aralık 2019 Cumartesi

Evleniyoruz mutluyuz

NİYET....
Evlenmek niyetiyle görüşmeye gelmişlerdi.
Delikanlı, genç kızı, şöyle bir süzdü ve sessizce düşündü:
"Güzel kız fena değil. Ama biraz kendini beğenmiş. Acaba bu hali devam eder mi? Ya ederse? O zaman bununla yaşanmaz. Ben dayanamam ukala bir kadına, kadın dediğin biraz uysal olmalı... Neyse canım, hele bir evlenmeyi kabul etsin. Ben onu değiştirmeyi bilirim."

Genç kız da simasının ortasına sinsi bir tebessüm kondurdu.
"Fena çocuk değil. İşi de yerinde. Rahat bir hayat yaşarım. Lâkin biraz 'dediğim dedik' gibi. Acaba buna, sözümü dinletebilir miyim? Aman canım, düşündüğüm şeye bak. Evlenelim de ben onu mum gibi yapmasını bilirim."
Evleniyoruz Mutluyuz


Ve "değişim savaşı"nın imzaları alkışlar arasında atılır.
Ayaklar birbirini ezmek için yarışır.
"Bal/ayının" tatlı meltemi yerini yavaş yavaş kuzey rüzgârlarına bırakır.

Genç adam, sabah işe gitmeden eşini uyandırmaya çalışır:
"Ben hazırlanırken sen de kahvaltı hazırlayabilir misin?"
Genç kadın uyumaya devam eder.
"Hayatım, geç kalıyorum haydi uyan."
Genç kadın sağından soluna dönerek,
"Sabahın bu saatinde de kalkılmaz ki? İşyerinde bir tostla çay alırsın." der.
"Allah! Allah! Ben akşama kadar çalışacağım, sen bir kahvaltı hazırlamaya zorlanıyorsun."
"Ama çok uykum var."
"Benim de uykum var ama kalkıp işe gitmek zorundayım."
Kadın istifini bozmaz, kapıyı çarpıp çıkarken "Can çıkmayınca huy değişmezmiş." diye söylenerek işe gider genç adam.

Başka bir gün...
"Hayatım, bugün yemek yapamadım. Dışarıya çıksak diyorum."
"Yine mi? Ama çok yorgunum, şöyle evimde dinlenmek istiyorum. Dışarıya hafta sonu gideriz."

"Annem haklıymış. 'Bu adamı değiştiremezsin' demişti de inanmamıştım."

Kimse 'ben onu değiştiririm' demesin...

Birbirini değiştirme hayaliyle kurulan bir aile tablosu bu.
Her iki taraf da
"Acaba eşimi nasıl mutlu ederim?"
yerine
"Nasıl değiştiririm?" sevdasında.
Daha doğrusu "güç savaşında".
Oysa eşler güçlerini" değişim savaşı"nda tüketmek yerine mutluluğu yakalamak yolunda sarf etmeli.
Evlilik,
"Ben seni adam ederim"
yerine
"ben seni mutlu ederim"
düşüncesi üzerine kurulmalıdır.

O zaman evin pencerelerinde mutluluk meltemi eser.
Saksılarında huzur çiçekleri açar.
Odalarında şen kahkahalar çınlar.
Eşler, birbirini mutlu etmek için yarışır.
Planlar, "onu nasıl değiştiririm" yerine "onu nasıl mutlu ederim" üzerine yapılır.
Mürebbiye gibi değil, psikolog gibi davranılır.
"Değişim savaşı" vererek ne kendisini tüketir ne de eşini.

Aksi halde kadın "dırdırcı", erkek "baskıcı" mutluluksa "toz-duman" olur.
Bu sebeple, evlenecek gençler, ruhen uyum sağlayabilecekleri kişileri seçmelidir.
"Ben onu değiştiririm" diye düşünerek başlıyorlarsa, boşuna evlerini dayayıp döşemesinler. Silahlarını yağlasın, kelime mermilerini yığsın, savaş yerlerini belirleyip sığınaklarını hazırlasınlar.
Gelin arabasının arkasına da "Evleniyoruz mutluyuz" yerine "Evleniyoruz savaşa gidiyoruz" diye yazmayı unutmasınlar.